26 Mayıs 2013 Pazar

DENEMELER (ve YANILMALAR) ve TEK'leşmek üzerine…


İnsan…
Düşünebilen hayvan,
Düşündükçe yok etmesi neden ? 


“Deneyin göreceksiniz ne kadar zor olduğunu, içinizdeki samimi duyguları yazıya dökmenin” diye bir isyanla, kimsenin okumayacağını düşündüğüm bir paragrafa başlamıştım.. “Zor olan, yazma kısmından çok, duyguları yakalayıp yazılaştırmaktaydı zaten, bakınca görünmeyen, bakmayınca varlığını belli eden bir haldeler çünkü.. Karanlıkta yürürken etrafı seçmeye çalışmaya benziyor.” diye düşünürken, daha çok görebilmeyi denedim, yine...İnsanın çelişkileri..Bakınca görünmez, bakmayınca bırakmaz peşini…

’Denemeler’ kötü bir yazı türü ismi değil mi?. Okuyanlara da ‘kobaylar’ demek gibi sanki. Ben bu denemeli yazıya‘seyircisiz sahada oynamak’ için başlamıştım aslında. Okuyucusuz olacağına ikna etmiştim kelimeleri de. Okuyucusuz olacak olmak rahatlatır onları diye düşünmüştüm, ben de rahat hissedecektim, çocuğu sevinen annelerin sevinmesi gibi... Benzetmeler yaparak yazmayı seviyorum ama çoğu zaman benzettiklerimden olmadım. Mesela seyircisiz sahada hiç oynamadım, seyircilide de oynamadım. Ya da anne olmadım, çocuğu sevinince sevinen anneleri gördüm sadece. Bunlar gibi bazı şeyler var hayatta işte. Denemeden fikir beyan edilen... Deneyen sessizleşir zaten. Yazıya konu edilen fikirleri veya durumları hem yazan hem okuyan merak etmeli, ve ne bulacağını bu arayıştan. ..Ve evet,  okunma  ihtimali belirdiğinde yazının çoğu oluşmuştu. Bu nedenle kelimeler bir miktar serseri kaldı.
Başlamak güzeldir yazmaya, devam ettikçe denizde açılır gibi olmaya başlar insan. Bir süre sonra acaba artık kıyıya doğru dönsem mi diye endişelenme aşaması olur... Ulaşmayı düşündüğünüz bir kara parçası yoksa dönmek iyi olabilir, ama varsa ve gözü karartıp yüzerseniz yeni bir ülke keşfedilebilir. Bilemiyorum…

Böyle başlamıştım yine bir gün yazmaya… Değişik konular geçerken içimden, ne kadar Tek’leştiğimiz geldi aklıma…
Çoğalarak azalıyor insan, çoklaştığını sandığı bir zamanda. Çoklaşmanın bazen sadece rakamların alanına girdiğini ve her zaman iyi sonuçlar getirmeyeceğini düşünmeden. Tarihin bıraktığı mirası da çarçur ettiğinden beri, daha hızlı unutuyor önceki hayatları, sesler giderek tek telden çıkıyor, hiç’leşiyor, seçenekleri varmış gibi görünen bir kurgu içinde.. ’Seçenekleri varmış gibi görünen’, ama neyi seçeceği de bilinen…  Tek’leşiyor insan, tarihsel çeşitliliğini camdan kutularda, güvenli odalarda, spotların altında paraya tahvil ederken, artık daha farklısını üretemeyip, kopyalarken. Çeşitlilikten soyutlanırken, tekilliği içselleştiriyor. Tek Eşli, Tek Tanrılı bir hayatın erdemi ile Tek’liğin kutsandığı dünyasında, Tek tip seçimleri ile  Tek-düzeleşirken nasıl hedef haline geldiğini göremiyor insan. Kendisine dışarıdan bakmayı hep es geçtiği için belki de.

İçinde yaşadığı biyosistemdeki türlerin yok oluşunu hızlandırırken bireyselleşen, özgürleşen(!), keskinleşen insan… Tüm vitaminlerin toplandığı tek bir hap, tek bir banka kartıyla tüm işlemleri yapan, tek bir sınavla tüm üniversitelerin kapısını açan, tek bir alışveriş merkezine girip her şeyi bulan, tek yön yollarında hayatın aldığı kararların pişmanlıklarıyla yaşlanan, alternatifsiz, çeşitsiz yaşamlar. Tek tip üniforma kalktı, peki ya tek tip insan yetiştirme hedefi kalktı mı? Çeşit çeşit kıyafetlerinin içinde tek tip insan yetiştirme amacı…?
Tehlikeli bir gidiştir tek’leşmek. Bir duvara doğru hızla sürerken ‘yaşam arabasını’,   alternatifleri fark ettiği anda, az zamanı ve yaşanmayı beklettiği çok bireysel tercihi kalmasıdır bir kenarda. Bildiği kadarıyla tek bir hayat şansı olan, ‘biliçli’ bir tür için ne kadar büyük fedakarlık, Tek’leşmeye isteye isteye ayak uydurma çabası! Tek’leşmenin özgürleşmek, özgünlüğünü korumak gibi anlamları yok artık, belki de hiç olmadı. O düpedüz yok edici, indirgeyici, kolay hedef, kolay kobay haline getiren, üzücü bir kavram aslında. Evrenin duygusallığa yer vermeyen düzeninde üzülmenin karşılığı olmasa da, farkında olan insanda yarattığı hayal kırıklığından ötürü üzücü tek’leşmek, trajik hatta.
Islah edilmiş dev bir tarım arazisi gibi, bu kadar büyük bir tek’leşmiş nüfus, kimi beslemek için hazırlanıyor acaba? Ne ekilecek bu dev tarlaya?

Tek’leşmenin güvenli bir liman olan bütün’leşmek amacı da taşımasına karşın, tek ve hazin sonunun hiç’leşmek olduğunu düşünüyorum. Sadece seyirci olması beklenen davetlilerden olup, davet edilmekle gurur duyanın hiç’leşmesi misali.. Güvenli denizlerde, başı sonu belli, kontrollü.. ve yokluğun zirvesinde sona eren, değerlendirilmeyi beklemiş insan potansiyeli.. Ne bekleniyordu bizden ve görüldü kim bilir?
@serapisi