Sevgililer Günü
için, insanlığın avcı-toplayıcı toplumdan yerleşik düzene, tarım toplumuna
geçişi, paranın Lidyalılar tarafından bulunması, Pagan geleneklerinin tek Tanrı
inancını yaymak için nasıl kullanıldığı, Aziz Valentine’in kim olduğu, oradan
Kapitalizm’in kısa tarihçesi, insanlığın
kendi zafiyetlerini kullanarak, yaşamlarını yarattıkları yapay maddi hiyerarşik
düzende, üst sıralarda sürdürmek isterken hangi uydurma değerleri yarattığı,
insanlığın teknolojik olarak ilerlerken ortalama aklının nasıl bu kadar kolay
tuzaklara düşebildiği, yalnızlaşmanın sonuçlarının gelecekte tahminimizden de
ağır olacağı, sevginin, aşkın genetik devamlılığı sağlamak için bize verilen ‘default’
yaradılış programlarından birisi olabileceği, evrimleşmenin bana göre bize
verilen duyguları tam olarak yönetebildiğimizde gerçekleşebileceği,
duygularımızı yönetebildiğimizde sürpriz hiçbir şeye yer kalmayacağı,
insanların sürprizsiz bir hayatta kendilerine hangi aptal teknolojik hazlar
yaratmaya çalışabileceği, neden kapitalizmin tuzaklarına kadınların daha çok
düştüğü, kadınların dertlerinin tam olarak ne olduğunu bir kadın olarak
anlayamadan bu yaşamı tamamlayacağımı tahmin ettiğimi, gerçek huzurun ancak medya
pompalamalarından uzakta bulunabileceğini, mutluluk denen şeyin peşinde neden
koştuğumuzu, doğada bizden daha enayi bir canlı olduğunu zannetmediğimi, bütün
bu aptallıkların içinde göktaşı sağanağı altında günler geçirdiğimizi ve bunun ‘sevgili
günü’ denen anormallikten daha az gündem oluşturduğunu, bu gezegende ne
yaparsak yapalım asla gerçek bir evren algısı oluşturamadığımızı gördükçe
türümden uzaklaştığımı, ama ne mutlu ki sosyal medya denen yerde benim gibi
düşünen ya da en azından beni gayet iyi anlayan birkaç ‘hemfrekans’ (bu
kelimeyi şimdi buldum, sevdim) tanıdığım için mutlu olduğumu yazmaya
başlamıştım… Ama Kimse o yazıyı okumayacaktı. Bunu da ‘belki’ okuyacaklar..
|
@serapisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder