Annesi eve çağırınca “biraz daha” diye yalvaran çocuklar gibiyiz zaman karşısında. Biraz daha sürsün oyun. Geciktirelim gecenin gelişini. Gece yavaş yavaş geliyor oysa
İniyor. Çukur yerlere dolmağa başladı bile. Oraları doldurup ovaya yayılmağa başlar başlamaz, her yer boza dönüşecek. Işıklar yanmayacak bir süre. Ne çukurda, ne düzde. Tepelerin aydınlığı, bir süre, yeter gibi görünecek herkese. Sonra tepeler de karanlıkta kalacak. Gece gelecek, önce çukurları dolduracak, sonra bağırsaklarımızdan gözlerimize yükselecek.
İstemesek de eve döneceğiz.
…
Zamanla tüm taşlar oturur yerine. Su topraktan süzülüp
arınır, üzüm şarap olur, tohum üçyüz yıl sonra bile çatlar. Zamanla anlar insan ne
istemediğini. Oyunun şifrelerini çözer bir bir, kurallarını yazmaya başlar. Zamanla su akar, yatağındaki suyu bulur.
…
Zaman devinimdir. Dünya, güneş, gezegenler
deviniyor, tamam da ya boşluğun kendisi? Kara delik, ışığı bile yalayıp yutan uzay boşluğu: 8100 ışık yılı uzakta, 5 milyar yaşındaki Cyngus
X-1 ile bir yıldızın aşkı dillere destan. Birbirlerinin etrafında
dönüp duruyorlar. Kara delik yıldızdan gaz çekiyor. Isınan gaz ışıl ışıl
yanıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder