6 Ocak 2013 Pazar

Düşünme ve Düşünmeme özgürlüğü! İşte bütün mesele bu!


Düşünce özgürlüğüne sahip olmak için, önce düşünme yeteneğine ve alışkanlığına sahip bireyleri olan bir toplum gerekmektedir.
Düşünme yeteneği için, insanların muhakeme yeteneklerinin gelişmiş olması gerekmektedir.
Muhakeme yeteneğinin gelişmesi için, bireyin aile içi, okul ve kişisel eğitimlerini ve kişisel gelişimini tamamlamış olması, yeni eğitimlere de açık olması gerekir.

Ahlaklı ve erdemli olma konusunda altyapısı yetersiz bireylerin ellerinde ‘düşünce özgürlüğü’, kendilerine ve toplumlarına iyi’ye giden vizeyi vermez..
Yani: elimize özgürlük verildiğinde onunla ne yapabileceğimizi ve yapamayacağımızı bilmeliyiz..

Bu yazdıklarımda hemfikir olursak, sıra şu soruya gelebilir: kim ister böyle bir toplumu?

Düşünce özgürlüğü olan, bireysel hakların geliştiği bir toplumu kim, neden ister?

Kaynakların son derece kısıtlı olduğu ve basit öngörülerle, yakın bir gelecekte çok daha kısıtlı olacağı bu dünyada yüzyıllardır nüfusun bir bölümünü pasif tutarak ve emeğini sömürerek konforlu bir yaşama sahip ve bu konfora alışkın büyük bir insan grubu var.
Bu grubun, elindeki olanakları kaybetmemek için yıllardır uyguladığı ve yenilerini geliştirdikleri planları var.
Bu Matrix’in dışına çıkmak için sadece düşünce özgürlüğüne mi ihtiyacımız var?

Yoksa kolektif düşünce yeteneğine mi?

Özgür düşünebilmeyi başarmış her bireyin büyük bir istekle kendi toplumunun ‘ortak iyi’sinde uzlaşıp bir an önce kalan kaynakları değerlendirmekte, diğer ‘düşünen toplumların’ arasında söz sahibi olabilme mücadelesine dahil olması
ve yeni kaynaklar yaratabilme amacı etrafında birleşmesine ihtiyaç yok mudur?

Düşünce özgürlüğü mücadelesi aslında bir var olma mücadelesinin ilk adımıdır. Sonraki adımları da en az ilk adım kadar zordur.
Var olma mücadelesi, var olmayı isteyen insanlar tarafından yapılır. Tarihte birçok medeniyet -doğal felaketleri veya gözü dönmüş canilerin hedefi olanları bir kenara koyarsak- var olmak istemediği için veya var olmayı istemenin gerekliliğini kavrayamadığı için yok olup gitmiştir. Düşünmek istemeyen bir toplumu kimse var etmek için uğraşmaz..

Ve,

“Düşünce özgürlüğü olmasın” diyen bir insan, düşünce özgürlüğünü savunan bir yaşamın neresinde barınacak?

Bence hiçbir yerinde.

İronik değil mi?

@serapisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder