Doğar
doğmaz tanıştığımız; anne ninnisindeki rahatlatıcı, uykuya ruhen ve
bedenen hazırlayan, duyunca gözlerimizi kapadığımız o basit tınıları
bebeklik bilincimizle ifade etmek imkansız ama işin içine bir tılsım
karıştığından eminim.
Zaman geçtikçe tüm hücrelerimize işleyecek olan,
hislerimizi, duygularımızı yoğunlaştıracak bir Vivaldi eserinin ilk
bölümü gibidir bu: İlkbahar.
Çocukluk
tekerlemelerinin melodileri zihnimizin unutulmayan ilkler köşesinde bir
yer bulmuştur çoktan.
"Orda bir köy var uzakta" derken; gözlerimizin
önünde canlanıveren ayçiçek tarlalarıyla, elleri nasırlı, yüzleri
güneş yanığı insanlarıyla, tozlu topraklı sokaklarında koşuşan
çocuklarıyla bir ahenk içindeki o köyün müziği; uzansak dokunacakmışız
gibi bir gerçeklik tadı verir.
Ah!
Güzel Yaz ! Başında kavak yellerinin estiği, şekerden tatlı zamanlarda
yaşanan her güzel gün, her üzücü dert ya da en eğlenceli anıların her
biri ayrı bir şarkı. Hepsi de hatırlandıklarında, unutulmuş duyguların
derinliklerinden, kendilerine özgü melodileri peşleri sıra sürükleyerek
bir bir çıkıp gelirler. Tazelikleriyle, deneyimsizlikleriyle gülümsetirler.
Hele
aşklar ! O zamanlar aşk ile bedenlenen şarkıların bir gün olmayacak bir
yerlerde kulağımıza çalındıklarında, yüzümüzde tokat gibi
patlayacaklarını; bir sevgi, özlem ve pişmanlık kokteyli gibi her
yudumun içimizi yaka yaka ta yüreğimize kadar ineceğini ancak sonradan anlayabiliyor insan.
Sonbaharlar başkadır. Çok yaşanmışlıklar, şarkılı aşklar, ayrı notalar birikmiştir içimizde. Bazen tek başınayken, işler sarpa sardığında, bir dert ortağı aradığımızda,
ihtiyacımız olan tek şey müziktir aslında. Müzik saçımızı okşar,
kucaklar, gözyaşlarımızı siler, aradığımız çareyi sunar, avutur.
Bir
sihirdir müzik. Hiç tanışmamış, huyu suyu farklı, yaşantısı, inancı
bambaşka milyonlarca insanı büyüler, aynı duyguda birleştirebilir.
Kanat çırpmalarıyla, su sesiyle, yaprak hışırdatan rüzgarıyla, doğanın emsalsiz müzikalini duyan kulaklar ne şanslıdır! Gözleri görmeyen Aşıklar müzikle görür dünyayı. Kulağında tek bir fısıltı olmayanlar müzikle bestelerler içlerindeki sessizliğin seslerini. Bu sihir değil de nedir?
Müzik
her yerde çalıyor, durmadan çalıyor, hayatın her anına arka planda bir
müzik eşlik ediyor. Çırılçıplak soyunup her melodi için ayrı bir kostüm giyiyoruz ve işte o an ne dinliyorsak biz O'yuz. Hayal gücümüzün
anahtarı, bedenimize, ruhumuza coşku veren bir enerji; görünmeyen ama
içimizden yükseldiğinde hemen farkedilen, yüzümüzün ışıltısı, keyfimizin
kahyası müzik!
Ve
Kış! Nedense en sevdiğim o, sebepsizce. Beklenmeyen ama geleceği
bilinen o ilahi gün geldiğinde bile, Tanrı'nın melodisi ile uğurlanacağız bu dünyadan. Belki de gideceğimiz yerde bizi kusursuz
müziğiyle ışıklar içinde bir orkestra bekliyor olabilir. Neden olmasın?
inciRSE
inciRSE
"Müziğini hep yanında taşı. Hiç beklemediğin bir anda hayat seni dansa kaldıracaktır." Sedat Balun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder