Çocukların hayalleri denildiğinde genelde soyut şeyler düşünülmesine rağmen, ben tam tersine bunun son derece somut olarak ele alınmasından yanayım.
Çünkü
hayallerin hep ikinci plana atılmaları; elle tutulur, gözle görülür
kategorisine konmamaları oldum olası beni rahatsız etmiştir.
Çocukluk
hayalleri dünya üzerindeki en işlenmemiş ve saf cevherdir. Henüz başka
kaynaklardan etkilenmemiş ve deformasyona uğramamış bu cevherin
bileşenleri de içtenlik ve dürüstlüktür.
Kimi
zaman yetişkinlerin -kendileri hiç o yaşta olmamışlar gibi- anlamakta
zorlandığı çocuklar; hayat tarzlarını hayalleriyle dolaylı olarak ifade
ederler. Onların ileride nasıl yaşayamak istedikleri, nasıl mutlu
olacakları hakkındaki ipuçları buradadır.
Kahramanların, prenseslerin aslında sembolize ettikleri çok önemli bir şey vardır: Çocuğun karakteristik özellikleri !
Çocuk
kendisini neye yakın hissediyorsa, onunla kendi kişiliği arasındaki
köprüyü hayaller yoluyla kurar. Kötü adamlar, canavarlar, yakışıklı
prensler hep hayatta karşısına çıkabilecek tiplerdendir. Onlara karşı
oyunla geliştirdiği savunma, özleşme veya alt etme metodları hayattaki
çizgisidir, takip edeceği yoldur.
Pek çok
yetişkinin "çocukluk işte" diye nitelendirdiği, önemsemediği hayaller
ergenlikte yavaş yavaş değişime uğrar, özünden uzaklaşır ve yerini
toplumun sunduğu değerlere bırakır.
Bu kaybolma aşamasının en başında çocuğa sormamız gereken çok hassas bir kaç soru var.
- Kendin için ne hayal ediyorsun?
- Ne yapmak istersin?
- Seni ne mutlu ediyor?
Bu soruların cevaplarına göre çocukları yönlendirmek, hayallerinin peşinden gitmelerini sağlamak gerekir.
Doğru
yaklaşımda bulunmak belki de çocukların yakın gelecekte üniversiteden
mezun olmuş ama ne yapacağını bilmeyen, kafası karışık yetişkinler
olmalarını önleyecektir.
Hayallerini
sorduğunuzda; ünlü olmak isteyen, çok para kazanıp, pahalı eşyalar satın
alarak, rahat bir hayat yaşamak istediğini söyleyen çocuk sayısı
artıyor. Ne kadar maddesel bir hayal değil mi?
Halbuki çocuklar hayatı -ne yazık ki- bizim yaşadığımız gibi hayal etmemeliler.
Düzenin
çarkına kapılıp, yaşayabilmek için sadece yapmak zorunda olduğu şeyleri
yapan ve küçük hayallerini yıllık iznine sığdırmaya çalışan,
kendilerini böyle mutlu sanan yetişkinlere dönüşmelerini önlemeliyiz.
Onlara :
-
Eğer para diye birşey olmasaydı ne yapmak isterdin? ; sorusunu
sorduğunuzda, çoğunun davulcu, ressam, kaşif, maket uçakçı, dondurmacı,
mucit, aşçı, futbolcu vb. hayalleri olduğunu göreceksiniz.
Ne yazık ki futbolcular hariç (!) buradaki diğer meslekler çok para kazandırmıyor ama şunu da anlamalarını sağlamalıyız;
"Eğer
hayal ettikleri kişi olurlarsa ve zevk aldıkları her ne olursa olsun
peşini hiç bırakmazlarsa zaten hem mutlu bir insan hem de zamanla o işin
ustası olacak ve karşılığını alacaklar."
Çocukluk
hayalleri kıymetlidir, özeldir. Çünkü ne kadar zengin, güçlü, güzel
olursak olalım, orta yaşa geldiğimizde, hiç dokunulmadan ardımıza
bıraktığımız bir çocukluk hayali; boğazımızda hiç bir zaman yutulamayan
bir yumru olarak kalacaktır.
"Ben 5 yaşındayken annem bana hep mutluluğun ‘hayatın anahtarı’ olduğunu anlatırdı.Okula başladığımda bir sınavda; büyüyünce ne olmak istediğimi sorduklarında ‘Mutlu olmak istiyorum.’ diye yazdım. Bana soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara hayatı anlamadıklarını söyledim".
John Lennon
Üzülme çocuk, bükme boynunu,
Hayat vermez herkese bir horoz şeker;
Bilmezsin şimdi,
Belki seni hayal kadar güzel hikayeler bekler.
@incirse
@incirse
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder