14 Aralık 2012 Cuma

Çocukluk hayalleri ve hayat üzerine



Çocukların hayalleri denildiğinde genelde soyut şeyler düşünülmesine rağmen, ben tam tersine bunun son derece somut olarak ele alınmasından yanayım.

Çünkü hayallerin hep ikinci plana atılmaları; elle tutulur, gözle görülür kategorisine konmamaları oldum olası beni rahatsız etmiştir.

Çocukluk hayalleri dünya üzerindeki en işlenmemiş ve saf cevherdir. Henüz başka kaynaklardan etkilenmemiş ve deformasyona uğramamış bu cevherin bileşenleri de içtenlik ve dürüstlüktür.

Kimi zaman yetişkinlerin -kendileri hiç o yaşta olmamışlar gibi- anlamakta zorlandığı çocuklar; hayat tarzlarını hayalleriyle dolaylı olarak ifade ederler. Onların ileride nasıl yaşayamak istedikleri, nasıl mutlu olacakları hakkındaki ipuçları buradadır. 

Kahramanların, prenseslerin aslında sembolize ettikleri çok önemli bir şey vardır: Çocuğun karakteristik özellikleri ! 

Çocuk kendisini neye yakın hissediyorsa, onunla kendi kişiliği arasındaki köprüyü hayaller yoluyla kurar. Kötü adamlar, canavarlar, yakışıklı prensler hep hayatta karşısına çıkabilecek tiplerdendir. Onlara karşı oyunla geliştirdiği savunma, özleşme veya alt etme metodları hayattaki çizgisidir, takip edeceği yoldur. 

Pek çok yetişkinin "çocukluk işte" diye nitelendirdiği, önemsemediği  hayaller ergenlikte yavaş yavaş değişime uğrar, özünden uzaklaşır ve yerini toplumun sunduğu değerlere bırakır. 

Bu kaybolma aşamasının en başında çocuğa sormamız gereken çok hassas bir kaç soru var.

- Kendin için ne hayal ediyorsun?
- Ne yapmak istersin?
- Seni ne mutlu ediyor?

Bu soruların cevaplarına göre çocukları yönlendirmek, hayallerinin peşinden gitmelerini sağlamak gerekir.

Doğru yaklaşımda bulunmak belki de çocukların yakın gelecekte üniversiteden mezun olmuş ama ne yapacağını bilmeyen, kafası karışık yetişkinler olmalarını önleyecektir.

Hayallerini sorduğunuzda; ünlü olmak isteyen, çok para kazanıp, pahalı eşyalar satın alarak, rahat bir hayat yaşamak istediğini söyleyen çocuk sayısı artıyor. Ne kadar maddesel bir hayal değil mi?

Halbuki çocuklar hayatı -ne yazık ki- bizim yaşadığımız gibi hayal etmemeliler.

Düzenin çarkına kapılıp, yaşayabilmek için sadece yapmak zorunda olduğu şeyleri yapan ve küçük hayallerini yıllık iznine sığdırmaya çalışan, kendilerini böyle mutlu sanan yetişkinlere dönüşmelerini önlemeliyiz. 

Onlara :
- Eğer para diye birşey olmasaydı ne yapmak isterdin? ;  sorusunu sorduğunuzda, çoğunun davulcu, ressam, kaşif, maket uçakçı, dondurmacı, mucit, aşçı, futbolcu vb.  hayalleri olduğunu göreceksiniz. 

Ne yazık ki futbolcular hariç (!) buradaki diğer meslekler çok para kazandırmıyor ama şunu da anlamalarını sağlamalıyız; 

"Eğer hayal ettikleri kişi olurlarsa ve zevk aldıkları her ne olursa olsun peşini hiç bırakmazlarsa zaten hem mutlu bir insan hem de zamanla o işin ustası olacak ve karşılığını alacaklar." 

Çocukluk hayalleri kıymetlidir, özeldir. Çünkü ne kadar zengin, güçlü, güzel olursak olalım, orta yaşa geldiğimizde, hiç dokunulmadan ardımıza bıraktığımız bir çocukluk hayali; boğazımızda hiç bir zaman yutulamayan bir yumru olarak kalacaktır.

@inciRSE


"Ben 5 yaşındayken annem bana hep mutluluğun ‘hayatın anahtarı’ olduğunu anlatırdı.
Okula başladığımda bir sınavda; büyüyünce ne olmak istediğimi sorduklarında ‘Mutlu olmak istiyorum.’ diye yazdım. Bana soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara hayatı anlamadıklarını söyledim". 
John Lennon

Üzülme çocuk, bükme boynunu,
Hayat vermez herkese bir horoz şeker; 
Bilmezsin şimdi,
Belki seni hayal kadar güzel hikayeler bekler.
@incirse                                     






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder