bir kalp atışı uzağımızdan takip eder ritimler, melodiler.
Bazen anıları takar koluna, bazen umutlar yaratır ümitsizlik boşluğunda.
Kalp durana dek, belki sonrasında da gelir gittiğimiz yere, mihenk taşı olur kimi zaman, hayatımızdan resimleri müzikle asarız, hafızamızın duvarına..
Bazen notalar o kadar doğru dizilir ki,
Tanrının yeryüzünde bıraktığı izlere götürecek yolu açar.
Yolun eşsizliğinde, kendini en doğal halinle, en coşkulu yanlarınla, en vefalı, en ait, en tutsak, en aç, en yetersiz, en sabırsız yüzlerinle gördüğün aynalar bulursun. Elinden gelse her şeyi bozup yeniden dizmek istersin.
Sonra yeniden bozmak…
Bazen notalar o kadar doğru dizilir ki,
kendi varoluşun da bu dizilişte saklı olsun istersin.
Bu en masum istek mi, en kibirli istek mi? Yoksa en insani, en vahşi,en umutsuz,en umut dolu istek mi? Yolun eşsizliğinde isteklerinin tümüne ayna tutulur…
Elinden gelse tüm isteklerin olsun istersin ve sonra yeniden istemek…
Bazen notalar o kadar doğru dizilir ki, saraylar kurar içinde.
Zaferlerle çıkılan savaşların yıkıntılarından yükselen, her taşında hazin öyküler olan bin odalı saraylar değil, bin odasında seni sana anlatan öyküleri olan, şimdiki zamanda varlığını taçlandıran, geçmiş zamandan deniz kabukları ve inciler çıkartan ve gelecek için ateş, heves ve övünebileceğin yaralar veren saraylar…
Kutsal
bir inanışın toplu aşk ayinleri gibi arınır insan, yağan notaların altında.
Hayatta
olmanın daha güzel bir sebebi olabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder