"bana kaybettiğin hayallerinden
söz et. arkasından birlikte gözyaşı dökelim. nefeslerimizle buğu yapıp cama, küçük
kalpler çizelim..."
Her
akşam, güneş yeni batmış ve sokak lambaları yeni yanmışken, pencereden görebildiğim
en uzak noktaya bakardım. O noktada ışıklar vardı. Görebildiğim en uzak
noktadaki ışıklara gidecektim bir gün, bütün hayallerim oradaydı.. Bütün
hayallerim o ışıklarda yalnız ve özgür olmaktı...
Ufuk
çizgisindeki o ışıklara bir gün ulaştım. Elimde bavulumla yürüdüğümde
bilinmeyen bir maceraya, içimdeki özgürlük ve endişe sımsıkı sarılmışken
birbirine, ulaştım ve geçip gittim hayallerimin olması gerektiği yerden... Görebildiğim en uzak
noktadan bana bakarken gördüm onları; çocukluğumdan!
Ben
ışıklardan sonra yürümeye devam ettim, yeni ışıklı ufuk çizgileri geçtim, artık
onlara ulaşmak gibi hedefler koymuyorum kendime, her geçtiğimde mutlu
oluyorum sadece..
"güneş çıkar, o çıkmazdı oynamaya, yağmura zaten
küstü, büyüdü, alışamadı kimsenin omzunda kaybolmaya. Çirkin bir apartmandı eski bir
oyun alanında ..."
Çirkin
bir apartmandım eski bir oyun alanında... Ne olacaktı bu elimde tuttuğum aşk
acısı? Yıllara bölünecek miydi parça parça? Her parçayı başka birisinde tekrar
mı bulacaktım ve parçalar asla tek bir kişide birleşmeyecek miydi? Çocukluk
aşkı hem komik hem hüzünlü bir masaldı, yaşamdaki mutluluklar gibi. Hani
birbirimize sonsuz mutluluklar dileriz ya, o kadar güzel bir yalan.. Sahi biz
neden hala birbirimize mutluluk diliyoruz acaba?
Çocukların
hayalleri ve oyuncakları olur. Hayallerini oyuncaklar taşırlar oradan oraya.
Büyümek vedalaşmaktır oyuncaklarla, anlatamamaktır bunu hayallere, küsmesidir
hayallerin, kalmasıdır oyuncaklarla, çocuklukla..
Çocukların
hayalleri küçük filikalar gibidir, duramazlar su üstünde, katı gövdesi
suya ininceye kadar gerçeğin, aşamazlar hayat denen dev okyanus dalgalarını, boğulurlar. Hayalleri
boğulmuş çocuklar hemen büyürler, eksik büyürler...
Çocukluğun dünyasından çıkarken oyunlarımız eksik olmasın yanımızdan. Bırakalım hayallerimizi gerçeklerin gemileri taşısın büyüklerin dünyasına. Anılarımızın top koşturduğumuz bahçeleri hiç kaybolmasın aklımızın çıkmazlarında..
"belki de hala bir imge kalmıştır o lisenin
bahçesinde, öğle tatilinde top peşinde koşan bizden, hayatı merakla bekleyen
genç halimizden..."
@serapisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder