Şarap...
Zamanın damaklarda bıraktığı en şahane tad, tanrıların içeceği, üzümün asaleti, gül renginin ihtişamıdır ama aynı zamanda kendi içindeki ikilemiyle de çözülmeyi bekleyen bir hayat bilmecesidir.
Şarap Ay'ın aydınlık yüzü gibi büyüler, kendine çeker, aşık eder.Sevgili
gibi mis kokar buram buram, içmelere doyulmaz. Her yudumda biraz daha
aralanan gönül bahçemizin kapılarından, meşe, çiçek, meyve kokuları
salınır.
Bir kez içildi
mi o gül damlası, dudaklardan kendiliğinden dökülür duygular,
hakikatler, gülüşler ve sonra istesen de; istemesen de en gizli sırlar.
Cesaret en yakın dostumuz olur. Diller çözülür özünden korkmadan, kaygı duymadan.
Yapmacıksız ve saf, su gibi taşar içimizden gelen hisler.
Yıldızlar daha yakındır sanki, evren serilmiştir ayaklar altına. Kanatlanıp uçmak öyle mümkündür ki...
İşte bu gül zamanlarında Şarap mutluluktur, eğlencedir, gülmektir, sırdaştır, hakikattır. Ferahlamanın getirdiği bir huzurdur. Her mısrası aşkla dolu bir şiirdir.
"İn vino veritas" derler ona; Gerçek Şaraptadır.
Bazen de
insana içindekileri sadece kendisi anlayabilirmiş gibi gelir ya,
paylaşamaz hep saklar; aslında kaçtığı her ne ise bilmeden onu
yudumlar şaraptan. Gerçeklerle yüzleşmenin sarhoşlunda yüzer.
Düşünüp
de hiç söyleyemedikleri dilinden dökülür, içtikçe tutkunun girdabında döner
de döner. Ateşler tutar avuçlarının içlerinde, onları içer bir yudumda.
Islanmayan dudaklarla öpüşür gibi tadına varmadan bir daha, bir kez daha öper kadehini.
Koynunda
biriktirdiği, bir araya getiremediği kırık öykülerini döker ortaya. Birisinin en sevilen şarkısı olup tekrar tekrar
dinlenmek arzusuyla anlatır, söv söv bitiremez dünyayı.
Bu
anlarda Şarap Ay'ın karanlık yüzü gibidir. Hüzündür, isyandır,
yüzleşmektir, pişmanlıktır, beyhude bir tesellidir, yaraya dokunmaktır, Bacchus'un kanıdır.
In vino feritas derler buna; Şarap gaddardır.
@inciRSE
Resim: 2001'de resmetmeye çalıştığım Caravaggio'nun Bacchus'u (1594)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder