8 Aralık 2012 Cumartesi

Şarap mı bizden sarhoş biz mi şaraptan?







Nice bir deneyeyim kendimi, nice bir sınayayım şu akıllı, düşünceli canımı

Sarhoş olduğum gün gemiyim, gezer görürüm,

Aklı başında olduğum gün demir atmış gibi kalakalırım
Mevlana




Şarap, asmanın damarlarında dolaşmaktadır, onun başını döndürmeden.  Şarabı içine hapsolduğu lambadan çıkarmaya zaman, emek, tecrübe, sabır  ve doğanın sihirli nefesi dahi yetmez. Şarap şişesine,  onun dilinden anlayan bir dildeş gerektir ki içinde saklı yüzyıllık sırrı uykusundan uyandırsın. Bir de uyanıp dışarı adım atınca içeride durduğu gibi durmayacağı kesin. Sanmayın ki cinlerin hepsi Batılı hemcinsleri gibi “dile benden ne dilersen” deyip her dediğinizi yerine getirecek. Doğuda işler çok daha çapraşık…

1001 Gece Masalları’nda, Balıkçının Hikayesi’ndeki cin, kendisini şişeden çıkaracak ilk kişiye önce zenginlik vermeyi planlar (gizli definelerin yerini ancak cinler bilir). Bakar ki 200 yıl geçmiş, gelen giden yok, bu kez kurtarıcısını güçlü bir hükümdar yapmanın hayalini kurar (cinlerle hükümdarların ilişkisi her dem meçhul). Yüz yıl daha bu hayalle oyalanmaya çalışan cin, bakar ki yine gelen giden yok, tepesi atar ve bu kez kurtarıcısını öldürmeye and içer. In cino feritas.

 İşte kadınlar da bu cinler gibidir biraz (her ne kadar öldürülen taraf olsalar da). Ancak ondan daha akıllı bir adam çıkacak ki, kadın onun her dileğini emir saysın. Ya da baktın olmuyor, onu yatıştırıp şişeye, ait olduğu yere geri göndermek de zeka işi. 

Farklı şişelerde yaşayan farklı cin türlerine bir göz atalım:

Şarap: Bir şişesi diğerine benzemez. Kadını en iyi anlatan mey şaraptır herhalde. İçinden ne çıkacağını az çok tahmin etseniz de şişe açılmadan tam olarak bilemezsiniz. Yıllandıkça değeri artar artmasına da, farkı anlayacak tecrübeyi edinemeden ömrün geçip gitmesi muhtemeldir.

Cin: Adı üstünde deyip geçsek mi? Orta yaş kadını gibidir. Öyle her şey güzel güzel, yolunda  gidiyor sanırken fena çarpar adamı...

Rakı: Osmanlı kadını gibidir (hence the tokat). Bilenin içkisi. Ağır, oturaklı, içi dışı bir. Yarı yolda bırakmaz kimseyi, çünkü yolun sonuna ilk varan genelde o olur.

Votka:  Kariyer kadını gibidir bu votka.  Sek içmeye her babayiğidin harcı yetmez. Kalitesizi ispirtodan farksızdır tabii, çekilmez.

Viski: Görmüş geçirmiş bilge kadınlar gibidir viski. İçilmek için değil, yudumlanmak içindir.

Konyak:  Güzel kadeh lazım, ambiyans lazım, kaliteli çikolata lazım, hatta bi de dışarıda kar filan da lazım. Her şeye sahip, mutlu edilmesi zor kadınlardır bunlar.

Martini: Her tür fanteziyi kaldırır. Canlı istiridyenin içine dahi doldurulup içilir, ağzınıza inci gelir, daha ne olsun?

Şampanya: İlk kadın gibi öncesiz ve rakipsizdir. Aldatılmamış ve aldatmamış olan. İçkilerin en güzelidir o yüzden.  Paha biçilmez aşk kadını. Mezozoik dönemden kalma fosillerde ayak izleri vardır.

Not: Birayı mey'den saymadım burada.

@dagkedisi

1 yorum: